Althusser ile Foucault’yu Biraraya Getirmek: Devlet Sorununa Kısa Bir Bakış
Özet Görüntüleme: 347 / PDF İndirme: 170
DOI:
https://doi.org/10.5281/zenodo.7417699Anahtar Kelimeler:
Marksizm, Louis Althusser, Michel Foucault, iktidar, devlet, devlet teorisi, ideolojiÖzet
Althusser ve Foucault'yu biraraya getirmek siyaset teorisinde yaygındır. Bazı akademisyenler iki ismi öğretmen-öğrenci ilişkileri, hümanist teorilere yönelik endişeleri ve Foucault'nun ideoloji kavramını reddetmesi açısından tartıştılar; fakat şimdiye değin iki düşünürün devlet sorununa yaklaşımları arasındaki ilişki hakkında daha az şey söylenmiştir. Bu makale, devlet sorunu özelinde, Althusser ve Foucault arasındaki ilişkiye dair kısa bir değerlendirme sunmayı amaçlamaktadır. Bununla birlikte, bu ilişkiyi analiz etmeden önce, Marksist devlet yaklaşımlarının kategorik temellerinden bazıları öncelikli olarak incelenecektir. Bilindiği gibi, devlet sorunu Marksizm için kilit önemdedir ve Marksist devlet yaklaşımı hakkındaki tartışmalar uzun ve ilgi çekicidir. Dolayısıyla, meseleyi burada çok ayrıntılı bir şekilde analiz etmek, Althusser ve Foucault’nun devlet yaklaşımları arasındaki ilişki hakkındaki tartışmam için ne temel derdim ne de gerekli. Yine de, öncelikle Marx'ın devlet hakkındaki görüşlerini incelemeden bu yaklaşımları tartışmak zor görünüyor. Bu nedenle niyetim, Michel Foucault’nun Marksizm ile ilişkisini devlet sorunu açısından Louis Althusser üzerinden incelemek için klasik Marksist devlet kavramsallaştırmalarının bazı öne çıkan özelliklerini özetlemek. Bunu takiben, Althusser'ın devlet hakkındaki düşüncelerine odaklanacağım ve Althusser'in, tüm siyasi fenomenleri sınıf mücadelesi ve devlet açısından tanımlayan devlet merkezli bir siyasal analiz sağlamaktan başka bir şey yapmadığını öne süreceğim. Ardından, Michel Foucault ve Louis Althusser arasındaki ilişkiyi devlet sorunu açısından daha ayrıntılı bir şekilde tartışmaya açacağım. Foucault'nun alternatif bir iktidarın analizine, yani iktidarın mikro-fiziğine dönüşünün, Althusser'in 1970 yılında yayınlanan çığır açıcı eseri İdeoloji ve İdeolojik Devlet Aygıtları’na bir yanıt olarak görülebileceğini düşünüyorum.